19 Ağustos 2017 Cumartesi

Yaz Gecesi Rüyası

Kulağımda köpüren  deniz
Masamda sarı sarı titreyen idare lambası
Karşımda gülen gözleriyle sevgilim sen
Ve bi bilsen
Ömrüm senin.
Bakarsan her yer yeşillenirdi
Baktın cennet oldu her köşe...



13 Şubat 2017 Pazartesi

Sana Dair







Gokyuzu gibi sonsuz bi maviliktin
Biraz da beyaz...
Agardiginda gün dağların ardindan
Güneş gulumsediginde
Kenar mahalleli işe koyulmak icin uyandiginda
Yaşlı teyzeleler evinin onunu süpürmek icin egildiginde
Okula yollandiginda kucuk cocuklar
Anneler onlari ugurlamak için kapi esiginde beklediginde
Ekmek parasi diye yola düştüğünde babalar
Sokagin kedisi henüz turuncudan bozma ışığı içtiğinde
Akasyalar tomurcuk verdiginde
Ve dunya milyon kere milyonuncu kez döndüğünde
Bekledim öylece
Ellerim,kalbim,gözüm,gönlüm,geleceğim sensin diye
Sen mavi mavi gülen bir çocuksun
Hayallerim hayallerinde
yer bulur mu dersin?




21 Mart 2016 Pazartesi

Bahar Bahçe

Yolumuz uzun sevgili
Göğsümde tam surda yerin
ve gozlerimin içinde
Bilirsin
Bahar geliyor
ciceklenir her yer
kalbimin tum yuz olcumu senin

26 Şubat 2016 Cuma

Sevgiler Atlasi



Sonra sen geldin
Gülüşün ardindan.
Gözlerin ve
parıldayan isiklariyla...
Açtım atlasını kalbinin ellerimle
Gidilmemiş,görülmemiş
keşfedilmemiş güzellikler
 birer birer çarptı yüzüme.
Onlar bir köşede beklerken öyle,
Şehrin bi kenar mahallesinde
gökyüzüne bakıyordum ben.
İçimden usulca tutturarak
söyledim kalbinin türküsünü,
küçük çocuklara düşler kurdurtacak.
Bakarsan dile gelecek,
yine dönecek dünya
öncekilerden daha anlamlı olacak her şey
Ve bir sevda köşe başında duracak.
Gözlerin gözlerime
Ellerin ellerime
atlasi kalbinin iflah olmaz gönlüme...
Ve bilirsin senden yana  yüzüm
Baska türlüsünü demeye varmaz
dilim.















13 Şubat 2016 Cumartesi

Hayaller



Bir hayal kurdum senli
İçimde deli bi bayram sevinci
Bahçesinde çocuklar oynar
Biter hep yediveren gülleri...
Uzatsan ellerini ellerime
Bir ışık dolacak icimize
Aydınlık,karanlık sokaklar artık
Sokak lambaları sadece mutluluğa
yanacak.
Doğrudur dört defa ela olduğu gözlerinin
tam dört defa...
İçime işleyen hareleriyle birlikte
Bana sorarsan içimin hiç söylenmemiş
türküsü...
Şaşırmak mı,afallamak mı bu benim ki?
Sanki sevda dedikleri bu olsa gerekti.
Şimdi tam vaktidir ellerinin,
tam vaktidir dört defa ela gözlerinin,
kalbimin köşküne yerleşmenin tam vaktidir.
Çok şey var gülüşünde biliyorum
Yıldızlar kadar uzak değil gayrı mutluluk.
Artık aynı dili konusmaya başlayabilir gözlerimiz...

2 Eylül 2015 Çarşamba

İnanır mısın?

Yakıldın çocuk 45’te
Atom bulutunun içinde
 yükseldi küllerin
Yapıştı insanlığın üstüne
Boğuldun ve 15’te.
Adına milenyum derler
Uzay çağında
Herkesler gördü seni
O kadar o kadar küçüktün ki
Belki bi elma şekeri
Ya da atlıkarınca
Hayal ederdin en çok
Mülteci kaldın
Hayallerin bile mülteci
Ve kaldırıp koyamadı insanoğlu seni
Bir köşeye
sadece yaşa diye…
Ve bundan gayrı
vurdukça  dalgalar kıyıya
Utanacak  desem insanlık

İnanır mısın?

31 Ağustos 2015 Pazartesi

Öyle

Sanki iskambilden kağıttı her şey. Konuşunca yıkılacaktı.

8 Mayıs 2015 Cuma

Hoşça kal Himmet Ağabey...



    Şeker Kamil,Himmet Ağa,Hasip,Bekçi Zeynel,Selim…İsimleri aklımdan geçirirken bile yüzümde tebessüm oluşturan o güzel insan Zeki Alasya…Çocukluğumun saf,ton ton ve sağlam abisi.O da tıpkı Kemal Sunal,Adile Naşit,Hulusi Kentmen,Kadir Savun ve ismini yazamadığım nice güzel insan gibi sessiz sedasız çekip gitti bu dünyadan.Ve artık iyice kanıksadım ki büyümek demek bu sanırım.Büyüdükçe çocukluk,ilk gençlik kahramanlarımız birer birer göçüp gitmeye başlayınca anladım hiç de matah bir şey değil bu büyümek hali.Varsın çocukken oturduğum koltuktan sarkıttığım o ayacıklarım değmesin yere.Hep çocuk kalsam da Şeker Kamil’ler, Kaymakam Cafer’ler, Hafize Ana’lar yanı başımızda olsa…


    Artık filmlerinle yaşamaya devam edeceksin Himmet Ağa dimağımda.Ve evet biz büyümeye devam edeceğiz üzülsem de yana yakıla…



15 Şubat 2015 Pazar

Özgecan...

 
   

         Unutacağız seni de Özgecan.Tıpkı diğerleri gibi..Güldünya gibi,Pippa Bacca gibi…Adını bile duyamadığımız,sadece kadın olduğu için katledilen binlercesi gibi.Adına ağdalı laflar dizilecek.Devlet büyükleri ellerini birleştirecek önlerinde.Parmakları biribirine geçmiş,yağlı ve riyalı parmakları.Yüzlerinde her gün değiştirdikleri  birer maskeyle. Enine,boyuna,kalıbına bakmadan,ederim nedir diye düşünmeden çıkan birkaç insanımsı ise aklınca hala içinde bulunduğu kokuşmuşluğu görmeksizin senin mini eteğine takılıp kalacak.Kadını hala meta olarak görenler pervasızca  laflar edecekler tükürükleri kendilerine doğru.Hala sisteminin ne kadar kokuştuğunu görmeyenler,görmek istemeyenler olacak.ABD’de var ama diyecekler sanki burda olması gerekirmiş gibi.Her konuda orayla yarışıyorduk değil mi?Kınamalar,yermeler,ağız dolusu küfürler yazık ki seni geri getirmeyecek. Sen öldüğünle kalacaksın.Birileri  ama içten göz yaşı dökecek senin için,gerçekten.Sonraysa  hepimiz hayatın akışına bırakacağız kendimizi.Ta ki yeni bir kadın cinayetine kadar.Küçük hanımlar,küçük beyler!Yirmisinde bir genç kız bizler sıcak yataklarımızda uyurken katledildi.Kelime acz içinde kalsa da vahşeti anlatmaya.Umarsızlığımın doruklarına çıktığım şu an,şu dakika ne söylesem kafi gelmeyecek huzur içinde uyu Özgecan demekten başka!!

20 Ekim 2014 Pazartesi

Bu Akşam

Şimdi nasıl ölmeli bu akşam?
İçerek mi yuvarlarına kadar
Nefes nefes çekerek mi içine
zehrini
paslı hançerini saplayarak mı
bağrına?
Dalıp giderek mi yoksa geceye
Tanınmadığın kenar mahallerde kaybolarak mı?
Uzayıp giden ışığın var mıdır söyleyeceği
Yeni bir hayat var mıdır bekleyen beni
Yırtarak boy verir mi karanlıkları sevi
Kim bilir vardır belki onun da bir diyeceği
Şimdi,
ölmeli mi bu akşam?

11 Eylül 2014 Perşembe

12 EYLÜL



Yoruma açıktır
Yürüdüğün yollar
Dalıp gittiğin deniz
Yediğin yemek sahilde
Açıktır yoruma
Elleri bir bebeğin
Gülüşü,Aydınlık gülüşü
Bebeğin…
Eylül oysa hep karanlık taşır

Ne yoruma açıktır ne geleceğe…
Ümide,yarınlara,insanlığa
Düşmandır.
Alır gider ışığı üstümüzden
Yıllardır.
Çünkü Eylül
Hele de on ikisindeyse
Netekim

Karanlık taşır…

1 Temmuz 2014 Salı

Temmuz’da

Üstelik renksiz de değildi
Bilmem kaç ekranlı televizyonlarda
Canlı canlı
Cayır cayır
Ülkenin vicdanı yakılırken
Sivas yerinde
93’tü yıl
Ve çocuktum…
Ki çok büyük sayılmazlardı onlarda!
Renkliydi üstelik,
Daha yakından görmek içindi belki
Türlü kokuşmuşluklarını,
Orta Çağın engizisyonunu.
Sonra pişmiş bir utanmazlıkla geçtiler
Yine o çok renkli ve bilmem kaç ekranlı
Televizyonlarının karşısına
Gerinerek,zehirli pişkinlikleriyle…
Sizler kendi karanlıklarınızda kahroldukça
And olsun ki
Onlar,o  güzel insanlar aydınlatmaya
Devam edecekler yolumuzu...



10 Mayıs 2014 Cumartesi

Anne

Bir yerlerde sevgiler bölüşülür
Ve anneler o pak elleriyle
Geleceği yoğurur
Durmadan,usanmadan
Bazen o küçük kızın minik gözlerinde
Kimi zamanda adam olacak çocuğun ellerinde
Yapar bunu
Bir dünya kurar ona
Hiç çıkarsız
Dilimde ne güzel bir kelime,
Gönlümde nasıl bir ilk aşksın sen

Anne…

11 Mart 2014 Salı

Berkin'e!

Hoşça kal çocuk
Hoşça kal kara gözlü
Kara çocuk
Hoşça kal elleri ekmek tutan
Hayalleri mavi
Mavi çocuk
Şimdi ürperten bir soğuk
İşler mi içlerine?
Sana yaşamak hep on dördünde
Gülen gözlerinle…
Selam  kocaman yüreğine

Selam  çocuk!

22 Kasım 2013 Cuma

Bir Umarsızlığın Şiiri



Korkuyorum kıstaracaklar seni
Köşe başında
Eğri büğrü taş sokaklarda
Elleri karanlık
Zifiri gecenin ayazında
Kıstıracaklar
Yollarda yağmurun pası
Tüm seslerin yitecek sanki
Alacaklar belki bulutları üzerinden
Sonra güneşi,toprağı
Bir bir…
Ah karanlıklara gömecekler seni
Dört koldan yapacaklar bunu
Zakkum kokacak nefesleri
Yavaş yavaş alacaklar
Gözlerinden ışığı
Saat gecenin üçü
Yapacaklar
Kimseler yokken
Sokak köpekleri  elini ayağını çekmişken
Kıstıracaklar
Kıyacaklar sana inan bana…

(Ali İsmail'lere...)


20 Kasım 2013 Çarşamba

Engereğin Gözü


Sürgülendi sonra kapı nedensiz
Aralık kalmasın diye
Sürgülendi bilmem kaç harfle
Soğuk çok soğuk
Yürekleri sağır edecek bir sessizlikle
Bitecek yediveren gülleri
Yitecek şimdi
Engerek olacak kalbim
Zehrini usul usul içerek…

2 Ekim 2013 Çarşamba

Bir Düşün Hikayesi



Tut ki çiçekler açar içimde
Durmadan,hiç durmadan
Boy verirler.
Tut ki sevdim seni
beklentisiz…
Sokak başlarında bekledim tut ki.
Islandım sonra…
Cigaramın dumanı yakar gözümü
Boğuk boğuk öksürtür
Utanıp,sıkılırım sonra
Sokak köpekleri bile umursamaz beni
Havlamaya  yeltenmez tut ki
Bozuk yollar,sarı sıcak sokak lambaları
Yoldaş olur şimdi bana.
Tuttursam o an bir türkü hisli
Ve bir ıslık…
Belki gerçek yapmaya o düşü.
Tut! Çiçekler açsın içimizde.